Devlette yönetici olmanın derdi de vebali de büyük olur…Doğmamışından ölüm döşeğinde olanına kadar hakkı üzerindedir. “Kenar-ı Dicle de bir kurt kapsa koyunu, Gelir de adl-i ilâhi Ömer’den sorar onu!” diye bir söz vardır bilir misiniz? Buda seçilmişlere verilen vebalin ne kadar büyük olduğunu anlatır…
Biz Düzce de yaşayanların aslında o kadar ufak tefek sorunları var ki anlatmaya kalksak hiçte öyle sayfalarca kağıt harcamayız. Hemen konuyu biraz yörüngesinden çıkartıp kendim ile ilgili bir anektodu aktarmak istiyorum; 2000 li yıllarda hem belediye hem Millet vekilliği adaylıklarım oldu bu süreç içinde hemen hemen her gün vatandaşlarla gerek köy kahvelerinde gerekse toplantı salonlarında bir araya geldim onlarla bol bol sohbetler ettim, tüm konuşmalarımda kendimce vaatlerimin başında her zaman şu vardı; evinizden işinize gidene kadar yada evinizden çarşıya pazara gidene kadar yürüdüğünüz tüm yol ve kaldırımları size layık hale getireceğim. Ne kadar basit bir vaad değilmi , basit ama insanı onore edici bir şey. Düşünsenize koskoca bir vilayette plazalar alışveriş merkezleri ve parklar var ama oralara giderken kullandığınız yollar ve kaldırımlar içler acısı Avrupa da şehir planları maalesef ki 50 yıl 100 yıl sonraya göre yapılır şehir geliştikçe yapılan yollar ve kaldırımlar pasif konuma düşmez sök tak yık boz diye bir şey yoktur anlayacağınız. Nasılki bi inşaata başlarken önce temel yapılır sonra katlar çıkılır o zaman park bahçe plaza yapılmadan önce şehrin cadde ve sokaklarındaki yollar ve kaldırımlar dizayn edilir. Gelelim Düzce’mize birkaç gündür maalesef sağanak yağmur altındayız hal böyle olunca yollar ve mahalleler de su birikintileri artıp halkın yaşam standart ını zorlamaya başladı çoğu giderler tıkalı bozuk yollardan dolayı biriken sular araçlar tarafından yayların üzerine sıçratılıyor bunun yanında birde kaldırımdan yürürken bozuk ve kırık saçaklar yüzünden pis sular insanların üzerine boca oluyor.
Yapılan onlarca güzel ve takdir edilesi oluşumların yanında bunları konuşmak size saçma gelebilir lakin bazen yöneticilerin çıkıp kötü hava şartlarında mahalle ve sokaklarda dolaşarak bu eksiklikleri yerinde görmesi güzel bir davranış olmaz mı?
Bolu’nun Eski belediye başkanı Alaattin yılmaz ile bir anım var aktarmak isterim; Kasım ayıydı sanırım Bolu da kar var cadde de trafik zor işliyor o zamanlar İzzet Baysal caddesi araç trafiğine açık bende dahil yayalar atlaya zıplaya düşe kalka kaldırımda yürürken kafamı kaldırdım baktım ki önümde sarı çizmeleri giymiş sırtında mont kafasında örme bere kayarak gelen bir adam, ani refleks le tuttum kolundan düşmesin diye sizce kim di bu adam? Tabi ki belediye başkanı, selamlaştık ayak üstü soğuk havada sıcak bir sohbetten sonra dedim ki başkanım hayırdır ne yapıyorsunuz? Cevap güzeldi “makam odasından göründüğü gibi mi değil mi bakıyorum” sonrası malum tuzlamalar belediyede görevli personelin kar temizliği vs…Sonrasında ne mi oldu halk bıktı ama neden bıktı biliyor musunuz? Kafanızı nereye çevirseniz hangi sokaktan geçseniz hangi cafe ye otursanız ya ayağında çizme ya başında kasket ya elinde eldiven belediye başkanı HER YERDEYDİ! Sevilirdi ya da sevilmezdi, iyi işler yaptı ya da yapmadı konu bu değil konu, Belediye başkanı halkın içindeydi. Halkın içinde olursanız sorunları görürsünüz olmazsanız sadece büyük projelere imza atar ne kaldırımları nede bozuk yolları fark edebilirsiniz…Gazeteciliğim 15 yıl, siyasi geçmişim 7 yıl sakın kızmayın bana, bu yazıyı yazmaktan yarım saat önce sel sularıyla ıslanıp saçak altında üzerine su dökülen bir yolda hızla giden bir aracın üzerine su sıçratılan vatandaşın bahtsızlığını duyunca kaleme almak istedim.